Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

İbrahim Güneş

Fetih Suresi karın doyuruyormuş

Fetih Suresi karın doyuruyormuş

31 Mayıs 2025 Cumartesi

Suriye'nin başkenti Şam'da atılan 7 milyar dolarlık enerji anlaşmasını izlerken aklıma CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in geçmişte söylediği bir ifade geldi.

Özel, "Suriyelilerle sevinecek halimiz yok. Fetih Suresi'nin karın doyurmadığını herkese anlatmak zorundayız" demişti.

Şam'daki imza töreni Özel'in bu konuda da baltayı taşa vurduğunu gösteriyor. Zira Suriye'de istikrar sağlandıkça elbette komşusu olarak biz de ihya ve inşa süreçlerinde yer alacağız...

İmza atanlarsa CHP'nin geçmişte sürekli olarak "5'li Çete" diye karalamaya çalıştığı Türkiye'nin en büyük firmalarından ikisi diyelim... Allah akıl fikir versin... Akıl fikir derken, Erdoğan ile Özel arasında bir süredir yaşanan bir "Manda-Himaye" atışması var. Erdoğan'ın CHP'ye yönelik "İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ne döndüler" eleştirisine Özel, "İngilizler Suriye'de hesap kitap yaparken Tayyip Bey'e verdikleri rolü de çok iyi biliyoruz" diye cevap verdi.

Yani Özel'e göre Erdoğan, Suriye'de figüran rolündeymiş. Gerçekten anlamakta zorlanıyoruz. ABD Başkanı Trump'ın, Putin'in, hatta tescilli Türkiye düşmanı olan liderlerin bile böyle bir düşüncesi yok. Erdoğan'ın güçlü rolünü öyle ya da böyle kabul ediyorlar.

Ancak Özel'e göre durum tam tersi.

Yani ne diyelim.

İstanbul Boğazı'ndan yansıyan bir fotoğraf karesi aslında durumu özetliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Mayıs'ta İstanbul'un Fethi Kutlamaları kapsamında Karadeniz'e doğru yol alan Osman Gazi doğalgaz üretim platformuna el sallıyordu. Osman Gazi zincirlerini kıran Ayasofya'yı selamlayıp, Erdoğan'ın hayır duasını alıp yoluna giderken, CHP Genel Başkanı Özel de 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden sarkıtılan "Free İmamoğlu" posterine el sallıyordu.

"ŞEYH UÇMAZ MÜRİT UÇURUR"

Ekrem İmamoğlu, cezaevine girmeden önce televizyon ekranlarında biraz da kibirli bir şekilde "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bir elinde Ay'ı bir elinde Güneş'i tutabilir" gibi ifadeler kullanırdı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Marmara Cezaevi önünde yaptığı açıklamayı dinlerken aklıma o günler geldi.

Zira Özel, İmamoğlu'nun moral motivasyonunu anlatırken öyle bir ifade kullandı ki tam anlamıyla "Şeyh uçmaz mürit uçurur" deyiminin karşılığı gibiydi. Zira Özel, "İmamoğlu 7 metrelik hücresinde değil göğün yedi kat üstünde" gibi bir ifade kullandı.

Bu durum CHP siyasi parti hüviyetinden hızla uzaklaşıp, bir tarikat partisi haline geliyor eleştirilerini de beraberinde getirdi.

Ne diyelim "CHP nereye koşuyor?" sorusu bugünlerde daha sık soruluyor. Aslında Özel'i de anlamak lazım. Tam bir sıkışmışlık hali içinde İmamoğlu'nu "atsan atılmaz, satsan satılmaz" durumuyla sırtında taşımak zorunda gibi görünüyor.

Zira CHP'deki Şaibeli Kurultay Davası'nda işler karışabilir.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Mahir Başarır'ın Kılıçdaroğlu'nu Halk TV ekranında hedef alıp zehir zemberek sözler söylemesi de bu gerilimin bir yansıması gibi.

Zira Başarır, mahkemeden partinin Kılıçdaroğlu'na teslim edilmesi yönünde bir karar çıkması durumunda, "O kararı yırtıp atıp Özgür Bey'in yanına gelip 'Hadi abi, darbeye karşı, cuntaya karşı dimdik ayaktayız' demesini bekliyoruz. Bunu da her onurlu CHP'li yapar" diye Kılıçdaroğlu'na ayar vermeye çalıştı. Kılıçdaroğlu, en sonunda suskunluğunu bozdu. Linç girişimlerine karşı suskunluğunu bozdu.

Sosyal medya hesabından zehir zemberek bir açıklamayla cevap verdi... Birkaç satırı paylaşıp bu faslı kapatalım.

"Beni direklere asacaklara, silahla vuracaklara, beni yakacaklara, taşlatacaklara, bir adım attırmayacaklara ve lamalara söylüyorum: Sizden korkan sizden namerttir. Herkes bilsin ki; bu partinin düşmanlarını, yine bu partinin harem-i ismetinde boğmaya muktediriz."

Görünen o ki CHP'de hançerler çekildi. Herkes pusuda pozisyon kolluyor. Ne diyelim bu CHP daha milletin, memleketin umudu olacak. İktidara gelecek.

Takdir milletin elbette

MİLLETİN FERASETİ

Yakın coğrafyamızda yaşanan acılara biraz duyarlıysanız,

Birazcık empati kurabiliyorsanız,

Sizin de omuzlarınızda ağır bir yük var demektir.

Bu yük hem millete, devlete hizmet etme yükü,

Hem de doğru seçimler yapıp, Türkiye'nin geleceğinde sorumluluk sahibi olma yükünü beraberinde getiriyor.

Konuyu nereye bağlayacağım...

28 Mayıs 2023'te yani iki yıl önce millet öyle önemli bir karar verdi ki; bugün içinden geçtiğimiz süreci okurken bunu daha iyi anlıyoruz.

Eğer o gün milletimiz "Kaynamayan tencere iktidar devirir" söylemini elinin tersiyle itmeseydi, bugün Kılıçdaroğlu iktidarında altılı masanın kaotik gündemleriyle boğuşuyor olacaktık.

Suriye ve Irak'tan asker çekmiş, PKK/PYD'li teröristlerin yine sınırımıza dayandığı, FETÖ'cülerinse hem ülke içinde hem de devlet kademelerinde cirit attığı bir Türkiye olacaktı.

O kadar da uçma diyenler varsa iki örnekle üzerinden hatırlatayım.

Zira Kılıçdaroğlu CHP'si, Irak ve Suriye'de asker bulundurma kararı olan tezkerelere iki kez hayır oyu kullandı.

Yerel yönetim özerklik şartıyla HDP'ye ülkeyi eyaletlere bölme sözü verdi. Kılıçdaroğlu bizzat defalarca FETÖ'cülere mavi boncuk dağıttı. Tüm KHK'lıları görevlerine iade edeceğini söyledi.

O yüzden tüm bunlar olsaydı.

Neler olurdu sorusunu kendimize iyi sormamız gerekiyor.

Ancak şunun da altını çizmek istiyorum. Özellikle AK kadroların milletin sesine daha fazla kulak vermesi şart.

Hele ki 15 Temmuz'da Erdoğan için göğsünü tanklara siper etmiş bir milleti kırmak, küstürmek, üzmek Cumhur İttifakı'nda kimseye yakışmaz. Bu yüzden herkesin Erdoğan kadar yaptığı işe aşkla sarılmasında fayda var.

Zira Türkiye'yi kuşatma planı yapanlar tüm hesaplarını Erdoğan'sız bir Türkiye üstüne yapıyor. 2023'te başaramadılar ama bu başaramayacakları anlamına gelmez...

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.