Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Resul TOSUN

‘O güçlü kuvvetli kullar biziz!'

‘O güçlü kuvvetli kullar biziz!'

09 Haziran 2025 Pazartesi

Uluslararası sularda bir İsrail gemisine müdahale edilse, içindekiler tutuklansa ve gemiye el konsa dünyada kopacak gürültüyü tahayyül edebiliyor musunuz?

Tam tersi oluyor.

İsrail, uluslararası sularda seyreden bir gemiye el koyuyor, içindekileri tutukluyor ve dünya kimi diplomatik açıklamalar dışında hiçbir şey yapmıyor.

Siyonizm dünyayı esir almış durumda.

Madleen isimli gemi Gazze'deki ambargoyu kırmak için taşıdığı malzemeyi -ki çocuk bezinden ilaca kimi tıbbı malzeme ve gıda maddeleriyle sınırlı bir yük- uluslararası denizcilik kuralı gereği açıklıyor ve insani yardım götürdüğünü tüm dünyaya duyuruyor.

Yani kimsenin güvenliğini tehdit etmiyor.

Dünyanın gözü önünde soykırıma maruz kalan Gazze halkına yardım götürüyor.

Hiçbir uluslararası kurala riayet etmeyen savaş suçlusu olarak mahkum edilmiş olan İsrail dünya ile alay edercesine uluslararası hukuk gereği gemiye müdahale ettiğini söylüyor!

Madleen'in götürdüğü yardım Gazze'nin ihtiyacını karşılayacak değildi.

Fakat tonlarca yardımdan daha etkili bir mesaj verdi dünyaya. Filistin'de yaşanan soykırımı dünya gündemine tekrar taşımış oldu.

Çünkü gemiye el konulduğu gün sivillere yönelik saldırıda 19 kişi daha katledilmişti.

Gazze'de 55 bine yaklaşan şehit yüzbinleri aşmış yaralı, iki milyon evsiz kalmış sivil, en tabii insani ihtiyaç olan suya bile ulaşması engellenen çaresiz insanlar ve kurban bayramı yapan İslam Dünyası ve de insanlığını unutmuş demokrasi insan hakları özgürlükler havarisi sözde demokratik dünya!

Madleen insanlığa ikaz fişeği atan bir gemi oldu. Gazze'yi tekrar hatırlattı ve İsrail'in kanun kural tanımaz bir terör devleti olduğunu bir kez daha ispat etti.

Madleen'deki 12 kişiye bir şey olmaz.

Olan Gazze halkına oluyor.

Madleen bu acı gerçeği bir kez daha dünyaya duyurdu.

Kanun, kural, ilke, ahlak nedir tanımayan Siyonist saldırgan yapılan açıklamalardan zerre kadar etkilenmiyor.

Aksine hukuka uygun hareket ettiğini söyleyerek dünya ile alay ediyor.

İsrail'in yapılan diplomatik açıklamalarla durdurulamayacağı da ortada.

Anlayacağı iki yol var. Biri başta ABD olmak üzere batının ve bölge ülkelerinin desteği kesmesi, diğeri de askeri müdahaledir.

Bir avuç mücahid imkânsızlıklar içinde iki senedir İsrail'e kök söktürüyor.

İman varsa imkân vardır dedirtiyor.

İsrail'in hedefine ulaşmasına imkân vermiyor.

İsrail'in üç hedefi vardı. Rehineleri kurtarmak, HAMAS'ı yok etmek ve Filistinlileri Gazze'den sürmek.

İsrail ne rehineleri kurtarabildi, ne HAMAS'ı bitirebildi ne de Filistinlileri Gazze'den uzaklaştırabildi.

Elinde tüm modern silah ve imkân olmasına rağmen koyduğu üç hedeften birine bile bir avuç direnişçi mücahidlerin karşısında ulaşamayan İsrail'e bir de düzenli bir ordunun müdahale ettiğini düşünün!

Ama hangi devlet müdahale edecek değil mi?

Askeri müdahaleyi öncelikle İsrail'e Filistin'e sınırdaş olan ve Filistin meselesini dert edinen devletlerin yapması gerekir.

Hatta askeri müdahale bir yana Türkiye'nin uyguladığı gibi ticareti kesebilseler İsrail saldırılarını bir nebze durdurabilirler.

Kesemezler çünkü acı gerçek şu ki etkin Arap yönetimleri HAMAS'ın bitmesini İsrail'den daha çok istiyorlar.

Arap yönetimleri HAMAS'ın işgale karşı direnişini ve direniş kültürünü kendi iktidarları için tehdit olarak görüyorlar.

Arap dünyasının en güçlü sivil ve siyasi gücü olan HAMAS'ın da içinden çıktığı hareket İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) hareketidir.

Arap Baharı sonrası Mısır'da yapılan ilk nezih seçimde İhvan iktidar olmuştu. İhvan'ın Mısır'da Erdoğan'ın Türkiye'de iktidar olması İsrail'i korkutuyordu.

İsrail'in güvenliği için Mısır'da Mursi, Türkiye'de Erdoğan iktidarının sona ermesi gerekiyordu.

Mısır'da ve Türkiye'de (Gezi eylemleri) eş zamanlı olarak sokak hareketleri başlatıldı.

Mısır'da başardılar. Ve halkın oylarıyla iktidar olan İhvan'ı terör örgütü ilan ettiler.

Katar hariç bütün Arap ülkeleri teker teker İhvan'ı terör örgütü ilan edip yasakladılar, resmen tanıyan ülkeleri yasaklamakla yetinmediler mallarını da müsadere ettiler.

HAMAS da bu acı gerçek karşısında, göstermelik de olsa yardım eden ülkeleri kaybetmemek için İhvan'dan ayrıldığını ilan etti.

Ama Arap yönetimleri Gazze'de gösterilen direncin kendi iktidarlarını da tehdit ettiğini bildikleri için Gazze soykırımını görmezden geliyor ve HAMAS'ın bitmesini bekliyorlar!

O yüzden soykırıma karşı etkin bir tavır almıyorlar!

Ve o yüzden Siyonizm kimseye aldırış etmeden soykırımını sürdürüyor!

Fakat İsra Suresi'nde belirtildiği gibi, iyilik ederlerse kendilerine kötülük ederlerse de kendilerine ederler. Ama ikinci cezalandırma vakti geldiğinde güçlü kuvvetli kullar Beni İsrail'in onurunu yerle bir ederler, mescide girerler ve kötülüklerini ortadan kaldırırlar.

Surede Beni İsrail'e karşı ilk kez muzaffer olanlar hakkında 'güçlü kuvvetli (üli be'sin şedid) kullarımızı gönderdik' ifadesi vardır.

HAMAS esir takaslarında düzenlediği merasimlerde panoların bir kısmına ayette geçen ifade ile 'O güçlü kuvvetli kullar biziz!' sloganını asmışlardı.

İki yıldır İsrail'e teslim olmayan aksine İsrail'e diz çöktürüp takas yaptıran HAMAS'ın bu direnci Arap yönetimlerini korkutuyor ve maalesef ellerinde onca imkâna rağmen soykırımı seyrediyorlar.

Sonra da dualarımız neden kabul olmuyor diyoruz!

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.