Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

M. Yalçın YILMAZ

Şairin Ölümü: Ali Haydar Kaytan

Şairin Ölümü: Ali Haydar Kaytan

19 Mayıs 2025 Pazartesi

Terör örgütü PKK'nın kafa karıştıran 12. kongre metni epeyce tartışıldı. Örgütün yaşadığı akıbet ve 50 yılı bulan süreç için Öcalan ve örgütü üzerine uzmanlaşan Sosyolog Prof. Ali Kemal Özcan'ın "İyi de biz bu p... niye yedik" ifadesi çok anlamlı.

Hafta sonu örgütün Ali Haydar Kaytan'ı sembolleştirmesi ve küçük kalabalıklarla farklı şehirlerde yaptığı programlar beni çok eskiye götürdü. Ali Haydar Kaytan, örgütün kurucu kadrosundandı. Çok yakın arkadaşı Haki Karer'in Gaziantep'te ölümü üzerine "Ben insandım.." şiirini yazmıştı. Şiirleri örgütün sempatizan kazanmasında çok etkiliydi. Ancak şairin ölümünün perde arkası pek sırlıydı.

"PKK, Haki Karer'e yemin olarak kuruldu" ifadesi Karer'in ölümünün örgütün kuruluşunu hızlandıran bir gelişme olduğunu gösteriyor. Haki Karer, Karadenizliydi tıpkı Kemal Pir gibi. Apocularla Beş Parçacılar adlı grubun kavgasında Haki Karer öldürüldü. Daha sonra PKK talimatıyla Kemal Pir'in kurduğu ekip Beş Parçacılar'ın lideri Alaattin Kapan'ı öldürdü. Her iki taraf da birbirini ajanlıkla suçluyordu. Oysa bütün mesele (Sovyet yanlısı ve Maocu grupların) alan hakimiyeti kavgasıydı. Haki Karer ve örgüt içindeki tartışmalara daha sonra değineceğiz. Çünkü örgütler arası ve örgüt içi kavgalarda fatura genellikle devlete kesilmişti.

Örgütün tabanına derviş meşrep diye anlattığı Ali Haydar Kaytan, Fis kongresindeki çekirdek kadrodandı. Tunceli Nazımiye doğumluydu. Şairliği ve ince ruhuyla biliniyordu. Örgütün kurucu kadrosunun memleketi, mezhebi önemliydi. Böylece hedef alanlarda saha hakimiyeti sağlanacaktı. Ancak Ali Haydar Kaytan'ın şairliği ve hisli dünyası bambaşka bir sona sürüklüyordu.

Kaytan'ın ölümü örgüt içinde büyük bir muammadır. 5-7 Mayıs'ta yapılan 12. Kongrede öldüğü ilan edilen Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun aslında çok önce ölmüştü. Örgüt bu ölümleri yıllarca saklamıştı. MİT 18 Kasım 2021'de bir infografikle Kaytan'ın ölümünün infazla perdelendiğini açıkladı. Basın açıklamasında cesedi gizli bir yere gömen örgüt mensuplarının yöneticiler tarafından infaz edildiği yer aldı. Bu detaylı bilginin örgüt içinden sızdığı çok netti.

Selim Çürükkaya Hamburg'da yaşayan bir örgüt muhalifi. Onun verdiği bilgilere göre Ali Haydar Kaytan örgütün işkence ve infazlarında görev almış. Örgüt içi infazlarda aldığı görevler onun delirmesine sebep olmuş. Örgütün kurucu kadrosundan ve hafızalarından birinin ağaçlarla, taşlarla konuşması örgüt içinde gerginliklere sebep olmuş ve bir mağaraya tek başına hapsedilmiş. Ali Haydar Kaytan'ın mağarada başına neler geldi bilmiyoruz ancak onun ölümüne tanık olan 5 örgüt üyesinin de susturulduğunu ve yok edildiğini biliyoruz.

Bu iddiayı birçok kişiden teyid eden Çürükkaya yalnız değil. Bu hikayeyi Ali Haydar Kaytan'ın kardeşi Hüseyin Kaytan'la röportaj yapan gazeteci Günay Aslan da gayet iyi biliyor. Kendi kız kardeşi Leyla'yı Kobani'de kaybeden Günay Aslan'ın Rojava gerçeklerini yazması cesaret göstergesiydi. Şimdi Kaytan'ın hikayesini anlatma zamanı.

Terör örgütünün yöneticilerinin kendi kendini yiyen bir kurda dönüşmesi acı ama gerçek. Kurucu kadrosunu birer birer tasfiye eden, işkencelerle ve insanlık dışı tutuklamalarla mensuplarını mağaralarda çıldırtan bir örgütün arşivini kurcalamak gerek. Bu hesaplaşmayı yakınlarını örgüte kaptıran aileler sürdürmeli. Hem de hiç korkmadan... cesurca.

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.