Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Sibel ERASLAN

Sürece “Yarın Artık Bugündür”den bakabilmek…

Sürece “Yarın Artık Bugündür”den bakabilmek…

13 Mayıs 2025 Salı

Senaryosunu Attila İlhan'ın yazdığı bir dizi vardı bizim liseli günlerimizde; ''Yarın Artık Bugündür'' ismini taşırdı... Etkileyiciydi. Gençlerin ülkelerine hizmet idealiyle hayatlarına yön vermeleri gerektiği mesajıyla bitiyordu...

Babam için yarınlar; Ay'a ilk adımlarını atan astronotların, uzay çalışmalarının konusuydu. Bizi götürdüğü yazlık sinemaların antraklarında, aya adım atan astronotların haber kuşağı verildiğinde heyecanla ayağa kalkar, kardeşimle beni kucaklar, uzun uzun uzaydan söz ederdi... Ben küçükken yarını, uzay yolculuklarının yapılacağı bir zaman olarak hayal ederdim.

Yarın demek, büyükannelerimin nazarında Allah muhafaza bir savaş çıkar, bir sürgün olur da aç, açıkta kalırız diye tedirginlikle biriktirdikleriydi... Eski giysiler kolay kolay atılmazdı, küplerin içinden unlar, şekerler, makarnalar, eksik olmazdı, onlar için yarın, dikkatle yaklaşılması gereken bir zamandı, yedeklenmeliydi her şey, çünkü geçmişte büyük savaşlar, büyük ricatlar, mübadeleler görmüşlerdi...

Annem-babam için yarınlar, ülkemizin gelişmesi, güçlü olması, ilimde, bilimde yol almaktı. Cumhuriyetin kuruluş günlerinden beri, gençlere ve aslında tüm vatandaşlara verilen görevdi büyük ihtimalle; yarınlar için çalışmak. Güçlü ve güzel, güneşli günler için çalışmak, neredeyse 2000'lere değin her birimizin hayatın doğal anlamı gibiydi...

Ama 2000'ler, yepyeni bir bin yılın habercisiydi, yeni dünya ve yeni insan hakkında tüm filozofların bir öngörüsü vardı. Bir kere ''küresel'' diye bir şeyden çokça bahsetmeye başlamıştık. Ve yerküre, bizim 90'lı yıllarımızdakinden çok daha küçüktü artık. Seyahat ve iletişim imkanları büyük devrimler geçirmişti. İnternet erişimi, haberleşme ve hayatımızı sanal iletişim portalları üzerinden idame ettirmeye başlayışımız, aslında tüm 1900'lü yılların yarını gibiydi. Yarın, artık bugündü...

1900'leri bitirip, 2000 yılına girdiğimiz o geceyi asla unutamam. Ertesi gün çıkan gazetelerde yayımlanan dünya haritasında, Kuzey Amerika kıtası, Avrupa, Kuzey Afrika ve Uzak Doğu, uzaydan dahi fark edilebilecek ışıkları yayıyordu. Haritanın bu kısmı pırıl pırıl parlakken, Afrika kapkaranlıktı mesela... Orada ışık yoktu hiç... Yani diyeceğim şu ki; bazıları için milenyum olan, bazıları için olmayabiliyordu...

1990'larda biten ve yıkılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği de yarınlar hakkında büyük bir kırılmaydı aslında ve dünya için önemli bir yarını başlatıyordu. Hatta Dr. Fukuyama; dünyanın sonunun geldiğini, komünizmin çöktüğünü kapitalizmin en büyük zaferini kazandığını söylüyordu. Dr. Huntington ise, hemen onun ardından yeni bir dünya düzeninden ve başlayacak yeni bir medeniyetler savaşından bahsediyordu.

1979'dan bu yana önce Sovyetlerin, ardındansa ABD'nin işgali altındaki Afganistan, 2021'de aniden özgürlüğüne kavuştu. ABD ülkeyi terk ederken Amerikan uçaklarının tekerlerine sarılan adamların manzarasını unutamayacağız... Bu kırılma da dünyanın yarınları içinde önemli bir basamaktı... Dünyanın zaptiyesi ABD, ilk kez geri çekilmeye başlamıştı.

Derken Gazze'deki insani katliam başladı. İsrail'in 2. yılını doldurmakta olduğu Gazze'deki barbarlığı ile tüm dünyada ciddi saflaşma oldu. İsrail'in bu korkunç katliamları ''kötü'' kavramını bir kez daha tanımladı. İnsanlık vicdanı bu korkunç kırılma karşısında vicdanının sesine uydu. İsrail'in soykırım düzeyindeki ölümcüllüğü, tüm dünyada yeni bir insanlık cephesi oluşturdu. Dünya, İsrail'den yaka silker hale geldi... Yine de gerek dünya sermayesi, gerek siyasi lobiler ve gerekse tüm etkileşimci kudret sahalarında söz sahibi olan Yahudilerin ne işgali, ne soykırımı, ne zulümleri son buluyor...

Hatta Filistin topraklarındaki kan dökücülüklerinin ardından gözlerini diktikleri Suriye topraklarında da adım adım ilerliyorlar. Golan Tepeleri'ni aşmaya kalkan yeni bir istila dalgası bile başlattılar...

Suriye'nin ardından terör ve zulümle çıkmak istedikleri yerlerse Suriye'nin kuzeyi oluyor. Bakın bakalım haritalara Suriye'nin kuzeyi neresi oluyor? Onlar bunun üzerine her sabah uyandıklarında yemin ederek güne başlıyorlar...

Bizim tüm bu yarınlar karmaşasında coğrafyamızda birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Terör örgütü PKK kendini feshetti anonsuyla sağlamlaşan süreci, bir de coğrafyamızın selameti ve huzurlu yarınlar çerçevesinden bir daha değerlendirmek gerek... Yarın artık bugündür!

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.