Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Faik Tanrıkulu

Ukrayna savaşı, Trump-Putin görüşmesi ve yeni satranç tahtası

Ukrayna savaşı, Trump-Putin görüşmesi ve yeni satranç tahtası

24 Mayıs 2025 Cumartesi

21 Mayıs 2025 tarihinde dünya kamuoyuna yansıyan Trump-Putin telefon görüşmesi, sadece iki liderin ikili ilişkilerini değil, aynı zamanda küresel güç dengesinin de hangi yöne evrildiğini gösteren önemli bir dönemeçti. 2 saat 5 dakika süren bu görüşme, Ukrayna'daki savaşın çözümüne dair "yeni bir sayfa" beklentisi yaratmadı belki ama satranç tahtasında yeni hamlelerin habercisi oldu.

DÖRT BÖLGE MESELESİ: MASANIN KİLİT TAŞI

Zelenski'nin kesin biçimde geri adım atmayacağını belirttiği dört bölge, savaşın olduğu kadar barışın da anahtarı. Ancak Putin'in bu bölgelerden çekilme olasılığı, neredeyse yok denecek kadar az. Üstelik Rusya, bu bölgeler konusunda daha da ileri giderek, "bir sonraki görüşmede beş bölge" talebiyle çıtayı yükseltiyor. Görünen o ki, müzakere değil, statüko üzerinden kurulan bir güç politikası izleniyor.

Trump'ın bu konudaki aktif tutumu, onu Biden dönemindeki yaptırımcı ABD çizgisinden ayırıyor. Trump, ekonomik yaptırımlarla değil, pazarlıkla sonuca varmak istiyor gibi görünüyor. Bu, iç siyasete de göz kırpan bir strateji olabilir: Seçim öncesinde savaşı bitiren lider imajı. Ancak bu tavrın Putin'in lehine sonuçlar doğurması, Batı İttifakı açısından yeni fay hatlarını da beraberinde getiriyor.

Savaşın başında Batı'nın en büyük yanılgılarından biri, Rusya'nın ekonomik olarak çökeceği yönündeydi. Ancak geldiğimiz noktada, %20 civarındaki enflasyon, savaşta olan bir ülke için düşük kabul ediliyor. 850 milyar dolarlık rezerv, Çin ve Hindistan gibi pazarlarla kurulan enerji iş birlikleri sayesinde, Rusya kısa vadede ekonomik olarak ayakta kalmayı başardı. Üstelik Kuzey Akım sabotajına rağmen...

Ukrayna'nın işgal altındaki bölgelerinin sadece sembolik değil, aynı zamanda stratejik değere de sahip. Yeraltı kaynakları, bu savaşın sessiz ama belirleyici motivasyonlarından biri. Hem Rusya hem de ABD bu kaynaklarda söz sahibi olmak istiyor. Bu nedenle sadece toprak değil, enerji ve maden alanları da pazarlık masasında.

AVRUPA'NIN SESSİZLİĞİ: SAHADAN GÖZLEMCİLERE DÖNÜŞ

Avrupa Birliği'nin bu süreçte "destekleyici ama etkisiz" bir görüntü çizdiği dikkat çekiyor. Kamuoyunun savaşın ekonomik yansımalarına olan tepkisi, özellikle aşırı sağın argümanlarını beslemeye başladı. Orta sınıfın küçülmesi, işçi kesimin artan geçim sıkıntısı ve enflasyon gibi faktörler, Ukrayna'ya verilen desteği giderek sorgulatıyor.

Savaşın kısa vadede çözüme kavuşması olası görünmüyor. Putin'in Sovyetler sonrası imparatorluk vizyonu ile Zelenski'nin Batı'ya yaslanan direnci arasındaki fark, çözümsüzlüğü derinleştiriyor. Bir yandan Trump'ın sunduğu "paylaşım teklifleri", diğer yanda yer altı kaynakları üzerindeki örtülü rekabet, bize aslında bu savaşın klasik bir toprak çatışmasından daha fazlası olduğunu gösteriyor.

Bu süreç, Kıbrıs ya da Filistin meselesinde olduğu gibi donmuş bir krize dönüşme potansiyeli taşıyor. Ancak liderlerin yüz yüze yapacağı görüşme, her an bu denklemi değiştirebilir. Unutmayalım, tarih çoğu zaman kapalı kapılar ardında yazılır.

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.