Kayseri Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde 16-17 Kasım tarihlerinde düzenlenen “Kayseri Gastronomi Turizmi Çalıştayı” dolu dolu bir programın ardından sona erdi. Kayserili kadınların yoğun katılım gösterdiği çalıştayda Kayseri mutfağının Türkiye ve dünyaya tanıtımı ile markalaşma sürecinde yapılması gerekenler alanında tecrübeli isimlerin önerileri ışığında değerlendirildi.
İki gün süren etkinlikte gastronomi dünyasının önde gelen isimleri de katılımcılarla buluştu. Ünlü İtalyan şef Danilo Zanna’nın “Bir İtalyan Şefin Türk Mutfağına Yolculuğu” başlıklı konuşması, ünlü yemek yazarı Sahrap Soysal’ın “Kayseri’nin Unutulan Ev Yemekleri”, usta kasap Cüneyt Asan’ın pastırma şovu ile şef Murat Bozok ve Hülya Tiritoğlu’nun “Kayseri Mutfağı” atölyesi büyük ilgi gördü. Eyüp Kemal Sevinç, Yunus Emre Akkor, Ebru Baybara Demir gibi önemli şefler ve birbirinden değerli panelistler Kayseri’nin gastronomi turizmindeki rol haritasını masaya yatırdı.
Ünlü İtalyan Şef Danilo Zanna da Çalıştay’da sunum yaptı.
GELENEKTEN KOPMANIN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ
Öncelikle Kayseri’nin gastronomik mirasını ortaya koyan bir lezzet envanterinin çıkartılması gerektiğine dikkat çekilen Çalıştay’da “Şehrin doğal, miras ve gastronomik kaynaklarının belirlenmesi, tarım ve nitelikli artizan gıda ürünlerinin belirlenmesi, gastronomik rotaların çıkartılması, yemek tarifleri ve özel yemeklerin kayıt altına alınması gibi çalışmalar yapılmalıdır.” denildi. Mardin mutfağını yeniden gündeme getiren Ebru Baybara Demir, kendi tecrübesini aktarırken kadınların geleneksel kültürün doğal taşıyıcıları olduğuna dikkat çekti. Geleneksel mutfakla ilgili çalışırken Mezopotamya’nın en eski buğdaylarını bulduğunu ve iyi tarım uygulamaları başlattığını anlatan Demir, “Bu süreçte toprağın ne kadar kirletildiğini gördüm. Türkiye’de tarımın üç ya da beş yılı kaldı. Bu yüzden 2012 yılından beri toprakla uğraşıyorum. Bu anlamda Türkiye’nin bir B planı olmalı” dedi.
ÖNCE MALZEMEMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ
Geleneksel mutfak mı yaratıcı mutfak mı başlığı altında hararetli tartışmaların yaşandığı çalıştayda konuşan Eyüp Kemal Sevinç, “Geleneksel reçeteleri devam ettirelim ama yöresel ürünleri yeni tariflerle geliştirelim. Böylelikle kendi ürünlerimizi yaygınlaştırabilir ve ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlayabiliriz” şeklinde konuştu. Ünlü şef Yunus Emre Akkor da “Geleneğe dayandırmadığınız hiçbir yenilik kabul görmez. Bir dönem Türk mutfağından utanıyorduk. Oysa kendi mutfak kültürümüzü iyi bilmemiz ve sahip çıkmamız gerekiyor. Gelenek olarak bize dayatılan gerçekten gelenek mi sorusunu da sorabilmeliyiz.” diyerek bugün gelenekten kopmanın bedelini ödediğimize dikkat çekti. Gurme yazar Ahmet Örs’ün değerlendirmesi ise mutfak kültürünü ne hale getirildiğimizin özetiydi. “Tohumların yerli olmadığı, laboratuarda üretildiği bir ortamda geleneksel mutfaktan söz edemeyiz.” diyen Örs, “Çanakkale domatesi kalmadı, çocuklarımız bizim bildiğimiz ürünleri tanımıyor. Yerel mutfağa sahip çıkmadan önce malzememize sahip çıkmamız lazım.” şeklinde konuştu.
YENİ TURİZM MARKASI: GASTROKAYSERİ
Kayseri Gastronomi Turizmi Çalıştayı’nda şu görüşler öne çıktı:
• “Kayseri’deki gastronomik ürünler, üreticiler ve geleneksel artizan gıda sektörüne yönelik girişimlere hız verilmelidir. Coğrafi işaretleme yapılması (menşei ve mahreç işaretleri), nitelikli artizan ürünlerin korunması, üreticilere yönelik, geleneksel üretim teknikleri, gıda güvenliği ve hijyen sertifika programları geliştirilmesi (kasabından lokantasına herkese doğru bilgilerin öğretilmesi ve uygulanmasının sağlanması), nihai ürün haline getirilmesi (yani ürünlerin ambalajlanıp satılması veya kaybolan lezzetlerin restoran menülerine girmesi gibi) bu alanda yapılması gerekenlerin başında gelmektedir.
• Şehirdeki turizm sektörünün kapasite (ikram ve konaklama) analizinin yapılması, mevcut kapasitenin ortaya konması, şehrin taşıma kapasitesinin belirlenmesi ve yapılması gereken yatırımların stratejik planlanması açısından önemlidir.
• Gastronomik kültürü yaymak için tüm yıla yayılacak gastronomik etkinlikler, gastronomi festivalleri, gastronomik ticaret fuarları ve pazarları düzenlenmesi gibi etkinliklerle kente yıl boyuna gastronomi turistlerinin gelmesi sağlanmalı.
• Kayseri mutfağının geleneksel mirasını uygulamalı olarak turistlere aktaracak ve deneyim yaşatacak mekanlar oluşturulması önemlidir. Örneğin Kayseri mutfağının öğelerini yansıtan bir mutfak müzesi kurulmalı, tarihi dokuya ve mimariye uygun tasarlanmış sucuk, pastırma, yoğurt gibi yerel ürünlerin hikâyelerinin ve üretim aşamalarının da izlenebileceği tadım merkezleri kurulmalıdır.
• Kayseri’de gastronomik araştırma ve eğitim merkezleri kurulması gerekmektedir. Şehrin geleneksel mutfağını yansıtan, envanter çalışması sonunda ortaya çıkacak unutulmaya yüz tutmuş ürün ve reçetelerin uygulamalı olarak öğretileceği, içinde bu reçetelerin sunulduğu bir restoran yer alan, turistlere yönelik atölye çalışmalarının, seminerlerin düzenleneceği mutfak enstitüleri ve eğitim merkezleri kurulmalıdır.
• Gastronomi turizmde özellikle sosyal gastronomi kavramı da planlamalara dahil edilmeli, özellikle kadınlara ve dezavantajlı gruplara istihdam ve ekonomik getiri sağlayacak, geleneksel gıda ürünlerinin üretildiği kooperatiflere destek verilmesi, mutfak eğitimi programları geliştirilmeli ve iş imkanları sağlanmalıdır.
Kayseri’nin gastronomi turizminde izleyeceği strateji ve yapılacak çalışmalar, bu aşamadan itibaren “GASTROKAYSERİ” markası altında toplanacaktır.
Kayseri Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç: Kayseri’nin yıldızını parlatacağız
Kayseri kültürel açıdan ve gastronomi alanında büyük bir zenginliğe sahip. Kültürümüzü geleceğe taşıyarak bunu bir zenginlik olarak pazarlamamız şart. Şehrimiz adeta bir açıkhava müzesi. Meydana geldiğiniz zaman en az beş, altı tane medeniyete ait eserler görebilirsiniz. Roma, Bizans, Selçuklu Osmanlı dönemlerinde ait pek çok eser var. Erciyes, kış turizmi için çok tercih edilen bir bölgemiz. Bugünlerde Kapadokya’nın giriş kapısı sayılan Soğanlı Vadisi’nde balon turizmi için de bir başlangıç yaptık. Sağlık turizmi konusunda da Kayseri önde gelen şehirlerden biri. 2.5 milyon turist burada uçaktan inip Kapadokya’ya geçip gidiyor. Biz diyoruz ki onları Kayseri’de de ağırlayalım o zaman Kayseri bir başka güzel olur.
Kayseri aynı zamanda bir üniversite şehri. Erciyes Üniversitesi bir araştırma üniversitesi olarak ilk onun içerisine girmiş bir eğitim kurumumuz. Kayseri Üniversitesi tüm ilçelerimizi kucaklayan genç bir üniversite. Daha butik ama bilimsel bağlamda kendinden söz ettiren Nuh Naci Yazgan gibi genç bir üniversitemiz de var. Vakıf ruhuna sahip bu üniversitemiz Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesinin de bünyesine eklenmesiyle ayrıca bir kazanım sağladı. Ülkemizde diş tedavisi diğer ülkelere göre çok daha ucuz. Kayseri’de ayrıca ucuz. Kardiyoloji, kemik iliği nakli, estetik ameliyatlar, zincir hastanelerimizin yaptığı organ transplantasyonları, mide ile ilgili küçültme ameliyatları da şehrimizin sağlık turizmi açısından öne çıkmasını sağlıyor.
Kayseri’deki kültürel zenginlik mutfağına da yansımış. Bu topraklarda yaşayan değişik medeniyetlere sahip atalarımız buraya özgü bir mutfak kültürü oluşturmuş. Ancak bugün Kayseri denildiğinde sadece mantı ve pastırma akla geliyor. Onların markalaşma sürecini ve tanıtımını da yeterince yapamamışız. Bu çalıştay ile Kayseri mutfağının bilinmeyen lezzetlerini de gün yüzüne çıkarmak ve katma değer haline getirmek için yol haritası belirlemek istiyoruz.