Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Hasan Hüseyin ÖZ

Alternatif var mı?

Alternatif var mı?

02 Temmuz 2025 Çarşamba

Geçen yazımda, küresel ekonomik düzenin sarsıldığını ve ABD'nin tek kutuplu hegemonyasını koruma telaşını tartışmıştım. Bugün, bu görünmez savaşın kalbine iniyorum: doların tahtını savunma mücadelesi. Bu, bir para biriminin ötesinde; ekonomik ve jeopolitik satranç tahtasında güç dengelerinin yeniden yazıldığı bir mücadele. ABD'nin hamleleri sert, ama bu hırçınlık, çaresiz bir savunmanın gölgesini taşıyor.

Dolar, küresel finansın can damarı. Uluslararası ticaretin, borçlanmanın ve rezervlerin anahtarı. Hegemonya, ABD'ye eşsiz bir güç sunuyor: borçlarını ucuza finanse ediyor, Wall Street piyasaları dizginliyor, yaptırımlar bir silaha dönüşüyor. Dolar hegemonyasını korumak için ABD, darbeler düzenliyor, savaşlar çıkarıyor ve gizli operasyonlarla ülkeleri zayıflatıyor; Ortadoğu'dan Latin Amerika'ya uzanan bu taktikler, finansal egemenliği sürdürmenin karanlık yüzü.

Petrodolar sistemi, Amerika'nın oluşturduğu düzenin temel direği. 1970'lerde Suudi Arabistan'la kurulan anlaşmalar, Körfez ülkelerinin petrol gelirlerini dolarla tutmasını ve bu parayı ABD hazine bonolarına ya da Wall Street'e yatırmasını sağlıyor. Bu, ekonomik bir düzen olduğu kadar jeopolitik bir tasma. Suudi Arabistan gibi ülkeler, ABD'nin Ortadoğu politikalarına tam bağımlılar. Dolayısıyla petrol dolarla satıldıkça, ABD enerji piyasalarını ve finansal sistemi kontrol ediyor. Ancak dolar dışı petrol ticareti girişimleri, bu düzeni dinamitliyor; enerji ve finans üzerindeki egemenliğe meydan okuyor.

Savaşın asıl cephesi, finansal sistem. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi, Avrasya'da ticaret ağlarını genişletirken doların rolünü aşındırıyor. Rusya, yaptırımlara rağmen rublesini ayakta tutarak alternatif sistemlerin gücünü gösteriyor.

BRICS'in rolü burada devreye giriyor, ama abartmayalım: BRICS, sadece bir katalizör. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ve yeni üyeler, henüz tam bir birlik değil; ama dolar dışı ticaret ve ödeme sistemleri için attıkları adımlar, ABD'nin finansal egemenliğini zorluyor. Bu, çok kutuplu bir dünyanın ilk işaretleri.

ABD'nin elini zayıflatan, kendi kırılganlığı. Sanayisizleşme, üretim kaybı ve borç odaklı finans kapitalizmi, ekonomiyi kırılganlaştırıyor. Bir zamanlar sanayi devi olan ülke, artık borç ihracına dayanıyor. Bu sürdürülemez. Alternatif sistemler, bu zayıflığı kullanıyor.

Doların tahtı bir süre daha ayakta kalabilir, ama çatlaklar büyüyor. Her dolar dışı anlaşma, bu tahtı sarsıyor. ABD'nin agresif hamleleri, çöküşü hızlandırabilir. Satranç tahtasında hamle sırası artık sadece Washington'da değil.

MÜSLÜMAN TÜRKİYE

Leman'ın iğrenç provokasyon girişimi, özellikle CHP'lilerde karşılık bulmuş görünüyor. Özellikle Özgür Özel'in dergiyi savunma şekli gerçekten insanı şaşırtıyor. Sanki ilk vukuatı bu yıllardır seviyesizliği mizah diye pazarlayan müsveddenin.

E... ne de olsa seviyesizlik bu ülkede müşteri bulabiliyor.

Ama bu süreçte öyle sözler duyduk ki... güya fikir özgürlüğünden yola çıkıp, sözde laikliği payanda yaparak Türk milletinin Müslüman kimliğine dil uzatan başka bir seviyesizliğin ifadesiydi bu sözler.

Vallahi, bu güruha bakınca kolonyal toplumun içinden yaşadığımız düşüncesine kapılıyor insan. Kölelik böyle bir şey işte.

Kompradorlar ne kadar gürültü çıkarırlarsa çıkarsınlar, gerçek şu:

Müslüman Türkiye, hürriyet bilincine sahip olanların ülkesidir.

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.