Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Hüseyin GÜLERCE

CHP pusulayı neden şaşırdı?

CHP pusulayı neden şaşırdı?

09 Nisan 2025 Çarşamba

Pusulayı şaşırmak, çok güzel bir deyimdir.

Güç duruma düşenin, ne yapacağını bilemez hale gelmesi demektir. Şaşıran CHP olduğu için doğruluk, dürüstlük, ilke, meşruiyet, demokrasi, hukuk; bunların hepsi bir kenara bırakıldı.

Tek parti döneminde CHP'nin genlerine işleyen faşist zihniyet 20 gün içinde hortladı.

Genel Başkan Özgür Özel'in ayarı kaçtı. Panikledi, afalladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan için "cunta" kelimesini bile ağzına aldı.

Aldı da, herkes bir ağızdan gerçeği haykırıverdi: CHP demek cunta demek...

Ekrem İmamoğlu'nun çevresinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinde meydana gelen milyarlık yolsuzluklarla ilgili öylesine iddialar, itiraflar, belgeler ortaya çıktı ki, CHP bunların altından kalkamaz.

CHP ve onun kuyruğuna takılan muhalefet, evet tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi gözüne far tutulmuş tavşan gibi donup kaldı.

Şimdi iyice anlaşılıyor ki; erken seçim atraksiyonu, İmamoğlu'nun hemen aday ilan edilmesi, Saraçhane tiyatrosu, sokaklarda terör estirilmesi, maskeli Vandalların polise saldırması, olağanüstü kurultay hamlesi, boykot çağrısı, bunların hepsi yolsuzlukların gözden kaçırılması için tezgâhlanmış.

Başarabildiler mi?

Hayır.

Neden? Çünkü bir tane değil bin tane yolsuzluk var.

Çünkü milyonları değil, milyarları iç etmişler.

Arada rüşvet, villa kapatmalar, şantaj, tehdit, daha neler neler...

Yargı safhasında belki de Türkiye demokrasi tarihinin en büyük yolsuzluklarının ortaya çıkarıldığına şahit olacağız.

Özgür Özel neden bu kadar şaşkın, çaresiz, perişan, bozuk ve kontrolsüz?

Neden bu kadar panikledi?

Çünkü içine düştüğü batağı biliyor, bataktan çıkmasının mümkün olmadığını da görüyor.

Çırpındıkça batacaklar, battıkça daha kontrolsüz olacaklar. Daha çok provokasyona yönelecekler. Daha saldırgan olacaklar...

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün boşuna demedi:

"İtiraflar ve yeni delillerle soruşturmalar derinleştikçe CHP'nin niye sokağı adres gösterdiği, neden provokasyona giriştiği daha net görülecektir. İstanbul merkezli yolsuzluk çarkının boyutları ortaya çıktıkça, bunların milletin yüzüne bakacak halleri bile kalmayacak."

Özgür Özel, Avrupa'ya ağlıyor, İngiltere'yi paylıyor ya, neden bu hale düştü?

Çünkü İngiltere de Avrupa Birliği de, yolsuzluğun çok ciddi olduğunu görüyor, biliyor.

Türkiye'de kaç tane büyükelçilikleri var, bilmezler mi?

Türkiye'de dünyanın en kuvvetli istihbarat teşkilatları var, bilmezler mi?

İstanbul'daki bu büyük yolsuzluk, rüşvet, haraca bağlama, organize karanlık ve kirli tezgâh, siyasete temiz bir zemin hazırlayacak.

Siyasette mıntıka temizliği olacak.

Göreceksiniz, bundan böyle belediyelerde, devlete paralel güç devşirme ihanetine kimse tevessül edemeyecek.

Nasıl FETÖ ihanetinin söndürülmesi, devletin kurumlarındaki paralel yapı alçaklığını darbelediyse, bundan böyle partiler eliyle de devlete isyan edilemeyecektir. Partiler, milli güvenlik meselesi haline gelemeyecektir...

Yazıyı bitirirken, bundan sonra yaşanacaklara bir not düşmek açısından Özgür Özel'in hayatının hatasını hatırlatmış olayım.

CHP, Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunu protesto etmek için 29 Mart Cumartesi saat 12.00'de Maltepe Sahili'nde miting düzenledi.

Özgür Özel, yine Atatürk'e sığındı ve şunu söyledi:

"Buradan Özgür Özel olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin son genel başkanı olarak söylüyorum. Ekrem Başkan'ın temizliğine, dürüstlüğüne ve namusuna kendi namusum kadar kefilim. Yine onun gibi içeride tutulan bütün belediye başkanlarımızın, belediye meclis üyelerimizin, belediye bürokratlarımızın, içeride haksız yere tutulan bütün arkadaşlarımızın suçsuzluğuna kendi namusuma inandığım kadar inanıyorum..."

Bunlar çok büyük laflar.

Bu devirde kimse kimseye kefil olmak istemezken, Özel'in yüzlerce kişi için hem de namusunu ortaya koyması, ileride kendisine kara bir leke olarak yapışabilir.

Namusunu bu işe karıştırmayacaktı...

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.