Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Hasan Hüseyin ÖZ

Emek, dijitalleşme ve sosyal adalet

Emek, dijitalleşme ve sosyal adalet

18 Nisan 2025 Cuma

Dijitalleşme dünyayı yeniden şekillendiriyor.

Yapay zekâ, otomasyon ve dijital platformlar, üretimi hızlandırırken sınırları kaldırıyor.

Sadece ekonomiyi değil hukuku dahi etkileyecek bu dönüşüm, kimine göre devrim, kimine göre tehdit.

İşte dün Ankara'da bu konunun ele alındığı "Emek, Dijitalleşme ve Sosyal Adalet" sempozyum gerçekleştirildi.

Asya, Afrika ve Avrupa'dan 50 emek örgütü temsilcisinin katılımıyla gerçekleşen sempozyumun ev sahipliğini Memur-Sen yaptı.

Memur-Sen, yedi sekiz yıldır emek dünyasının sorunlarını düzenlediği uluslararası toplantılarla hep gündemde tutuyor.

Şahsen ben de bu toplantılarda katkılarda bulundum. Ve her geçen gün uluslararası ölçekte ağırlığı artan bir sendika resmi gördüm bu toplantılar aracılığıyla.

Tecrübe ettiğim başka bir şey de şu...

Emek örgütü diplomaside yumuşak güç olarak çok büyük öneme sahip.

Dünkü toplantı bunun bir göstergesiydi.

Toplantının ana gündem maddesine gelince...

Elbette her kıtanın her bölgenin kendine göre sorunları var.

Ama aynı platformda, emeğin farklı görünümleri üzerinde dijitalleşmenin sebep olduğu dönüşümün konuşulması da çok önemliydi.

Şunu açıkça söyleyeyim, her nereden katılmış olurlarsa olsunlar bütün konuşmacılar kriz vurgusunu en üst perdeden dile getirdiler.

Afrika, bildiğimizin ötesinde bir dönüşüm yaşıyor.

Asya müthiş bir devinimle değişim ve dönüşümün öncüsü. Yükselen Asya lafı boş değil.

Avrupa'daki kriz ise çok çok derin.

Söz gelimi, sosyal refahın merkezi olan Avrupa'da dijitalleşme sonucunda iş güvencesi ciddi bir soruna dönüşmüş durumda.

Onun için dijitalleşme konusu ekonomik kriz ile birlikte dünyanın ana gündem maddelerinden birisi.

Dünya Ekonomik Forumu bu konuda bir rapor yayımladı geçenlerde.

Krizin derinlemesine incelendiği rapora göre, dijital teknolojiler 2030'a kadar birçok yeni iş alanı oluşturacak.

Ama bu, mevcut işlerin de yok olacağı anlamına geliyor.

Fabrikalar robotlarla donatılacak, ofislerde yapay zekâ devrede olacak.

Dolayısıyla dijitalleşme ekonomi ile birlikte hayatın bütününü etkiliyor.

Ya sosyal adalet? Zaten kapitalizm içinde ciddi bir sorun olan sosyal adalet konusunda da sorunlar daha da derinleşecek gibi duruyor.

Bugün otomasyon iş gücünü tehdit ederken...

Platform ekonomisi güvencesiz, düşük ücretli işler dayatıyor.

Dünkü toplantıda konuşulan bir konu da gelir dağılımında yaşanan ve hatta kronikleşen adaletsizlik.

Değişimden bahsediyoruz ya... manzaraya bir bakar mısınız:

Dünyanın en zengin %1'i, küresel servetin %54'ünü elinde tutuyor.

%99'u ise gelir adaletsizliğiyle mücadele ediyor.

Teknoloji devlerinin kârları birkaç CEO'nun cebine giriyor.

Böylesi bir anaforda dijitalleşme emeğin haklarını daha çok tehdit ediyor, oligarşiyi besliyor.

Onun için sosyal adalet konusunda dijitalleşme yeniden ele alınmalı.

Bu konuya kafa yoranlar çözüm için "eğitim, güvence ve adalet" kavramlarını öne çıkarıyorlar.

OECD' diyor ki, iş gücünün %60'ı yeniden eğitilmeli ve dijital beceriler kazanmalı.

Her emekçi için iş güvencesi ve adil sosyal güvenlik sağlanmalı.

Yeniden dağım ilkesi hayata geçirilmeli, gelirde adalet sağlanmalı.

Bu noktada Teknoloji devlerine sorumluluk yüklenmeli.

Bu mümkün mü? Vallahi finansallaşmanın tükettiği bir dünyada başka çare yok.

Hülasa... Çözüm belli. İnsanı ve emeği merkeze almak.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın açılış konuşmasında dediği gibi "insan sistemlerin, teknolojilerin kölesi değil bilakis efendisidir. Ve yine insan bizzat kendisi varlığıyla, emeğiyle azizdir."

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.