Daha önceki bir yazımda hakimlerin sosyal medya kullanması bağlamında meseleyi değerlendirmiştim. Önemine binaen konuya ilişkin çerçeve çizen bir başka metine de bu yazıda değinmek istiyorum. Bu metin uluslararası bir kurum olan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi ile Yargıtay'ın 2019 yılındaki projesinin bir çıktısı.
BAĞLAYICI OLMAYAN KURALLAR KİTABI
Sosyal medyanın gelişmesi ile yargı mensuplarının bu alanda nasıl var olacaklarına dair sorun sadece ülkelerin tartıştığı ele aldığı bir konu olmadı. Buna göre 2018 yılında Birleşmiş Milletler çatısı altında kurulan "Yargıda Dürüstlük Küresel Ağı"; çalışmaları kapsamında "Hâkimlerin Sosyal Medya Kullanmasına İlişkin Bağlayıcı Olmayan Kurallar" (Kurallar) bütününü üretmiştir. Kurallar her ne kadar bağlayıcı değil vurgusu ile sunulsa da bu ülkelerin iç hukuku açısından bir kural olmadığı anlamındadır. Bir yargı mensubu bu kurallara uyarak davranış sergilerse bir ihlal yapmış sayılamaz. Zira bu metin, "Bangalor Yargı Etiği İlkeleri" temel alınarak oluşturulan eğitim programlarında kullanılmaktadır.
KONU KARMAŞIK!
Bu kurallara göre "sosyal medyanın hâkimler tarafından kullanılması karmaşık bir konudur". Çünkü bir yandan, hâkimlerin sosyal medya kullanmalarına ilişkin bazı örnekler, bu hâkimlerin taraflı oldukları veya uygunsuz dış etkenlere maruz kaldıkları şeklinde algılanan durumlara sebep olmaktadır. Ancak sosyal medya kullanımı bir yönüyle de hâkimlerin uzmanlık alanlarına erişiminin yayılması, halkın hukuk anlayışının artırılması ve hâkimlerin hizmet verdiği topluluklara açık adalet ve yakınlık ortamı geliştirmesini sağlayabilir.
ARKADAŞ OLMAK, HAKİMİN REDDİNİ GEREKTİRİR Mİ?
Kurallar meseleyi sık dokumakta ve dikkatlice incelemektedir. Sosyal medyada "arkadaşlık", "takip etme" gibi kavramların, gerçek hayattan farklı olduğunun altını çizer bu kurallar. Zira sosyal medya arkadaşlığı, davanın tarafları için "hakimin reddi" sebebi olarak değerlendirilebilir. Hele de arada bir yazışma veya yorum suretiyle bir etkileşim varsa!
BİREYSEL VE KURUMSAL FARKI
Kurallara göre "hâkimler mahkemelerin daha iyi anlaşılmasının kolaylaştırılması ve adalete erişim kavramları hakkında hukukçu ve sivil toplum yardımı almaya teşvik edilir. Bu bağlamda hâkimler, mahkemelerin veya yargı mercilerinin yetkili organlarının çevrimiçi topluluklar ile sosyal medyanın sunduğu fırsatları etraflıca değerlendirip buna göre hareket edebileceğinin farkında olmalıdır". Bunun yanında bireysel kullanımların aksine "mahkemelerin kurumsal olarak sosyal medyayı kullanması mahkemeleri ve yargıyı anlama, onlara saygı duyma konusunda (a) adalete erişim, (b) adalet yönetimi, özellikle yargının etkinliği ve dava işlemlerinin hızlandırılması, (c) hesap verebilirlik, (d) şeffaflık ve (e) kamu güveni gibi konuları tanıtmak için uygun şartlar altında değerli bir araçtır."
SOSYAL MEDYA KİMLİĞİ
Takma ad, başkasının yerine hesap açma veya başkasının hesabını kullanma gibi eğilimler birer etik ihlali olarak kabul edilir. Hâkimler sosyal medya platformlarının çeşitliliğini göz önünde bulundurmalıdır. Bazı platformlarda özel ve mesleki kimliklerini birbirinden ayırmanın yararlı olabileceğini bilmelidir. Örneğin bir hakimin, TikTok hesabı açmasının yadırganacağını, Instagram hesabının daha kişisel olduğunu, Facebook ile hedeflenen kitlenin mahiyetini ve X hesabında tartışma yerine bilgilendirme ağırlıklı paylaşım yapması gerektiğini bildiği kabul edilir.
SORULARA DİKKAT
Sosyal medya bilgisi hakimin önüne gelen sorunu çözmesinde artık teknik bilgi olmaktan çıkmış ve "gündelik bilgiye" dönüşmüştür. Yani hakim bu alanı bilebilmelidir. Kurallar sosyal medya ile bağ kurmak isteyen hakimlerin şu sorulara dikkat etmesini önermektedir: »Kullanımda olan sosyal medya platformları hangileridir, nasıl işlemektedir? »Bu platformlara katılmanın potansiyel riskleri veya sonuçları nelerdir? » Kendisinden beklenen ketumiyeti bu platformda sağlaması mümkün müdür? »Mahkeme personelinin sosyal medyayı kullanmasının, halkın yargıya olan güveni, yargının dürüstlüğü, tarafsızlığı ve bağımsızlığı üzerinde nasıl bir etkisi olabilir? »Mahkemede görülmekte olan bir dava ile ilgili olarak tarafları araştırmaktan ve delillerin bir parçası olmayan şeyleri keşfetmekten neden kaçınılmalıdır?
KAÇAMAYIZ...
Sosyal medya konusunda tutucu ve yasakçı olmak yerine kontrollü biçimde yargı mensuplarının, adliyelerin müdahil olması gerekli. Bu alan artık, bilgi paylaşımı ve kişisel gelişim kadar; hayatımızın aktığı bir mecra ve hakimlerin bundan kaçması mümkün değil!