Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Levent Ersin Orallı

İstikrarın ve inancın sessiz zaferi

İstikrarın ve inancın sessiz zaferi

11 Nisan 2025 Cuma

Bu topraklar, yıllar boyunca hem içeriden hem dışarıdan gelen terörün karanlığına karşı sabırla, inançla direnenlerin yurdudur. Her şehit duası, her gazinin vakarı, bu topraklara güvenlik ve sükûn olarak dönmüştür. Her nefer, milletin bağrından kopup gelen bir duayla cepheye giderken, bugün o mücadelenin bereketi vatan toprağında huzur olarak tomurcuklanmaktadır.

Güvenlik güçlerinin profesyonelleşmesi, teknolojik altyapının gelişmesi, stratejik dış politika hamleleri ve en önemlisi, milletin kararlılığı sayesinde Türkiye, terörün gölgesinden hızla sıyrılan bir ülke konumuna gelmiştir. Bu başarı, tesadüflerle değil; planlı, çok katmanlı ve zamanlaması iyi yapılmış politikalarla inşa edilmiştir.

Yenilenen Güvenlik Doktrini

Çok değil, bundan yirmi yıl kadar önce, ülke içinde terör örgütlerinin propaganda ve örgütlenme alanları oldukça genişti. Ancak özellikle 2015 sonrasında değişen güvenlik paradigmasıyla birlikte, terörle mücadelede "savunma" anlayışının yerini "önleyici ve proaktif güvenlik" politikaları aldı. Hendek olayları, terörün şehirleşmesine izin verilmeden bastırıldı. Hain terör örgütünün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi, Türkiye'nin güvenlik sistemini yeniden şekillendirmesine ve kurumlarını arındırmasına zemin hazırladı. O günden sonra atılan her adım, iç güvenliği tahkim etmeye, toplumun devletine olan güvenini tazelemeye yönelikti.

Bu mücadele sadece silahla değil, yasalarla, diplomasiyle ve en önemlisi milletin iradesiyle yürütüldü. Terör örgütlerinin finansman kaynaklarını kurutan mali düzenlemeler, yurtiçinde örgütsel yapılanmaları çökerten ve insan haklarını öne çıkartan hukuki reformlar, sınır ötesi harekâtlarla etkisiz hale getirilen terör kampları, bu mücadelede çok cepheli bir stratejinin varlığını gösteriyor.

Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekâtları, sadece birer askeri operasyon değil, Türkiye'nin bölgesel güvenlik mimarisini yeniden inşa etme kararlılığının simgeleridir.

Bu başarının arkasında güçlü bir yönetim iradesi kadar, milletin duası, sabrı ve birlikteliği de vardır. Çünkü bir millet, iç tehditlere karşı birleştiğinde, en karanlık planlar bile boşa düşmektedir. Terör örgütlerinin beslendiği en büyük kaynak; kaos, güvensizlik ve kardeş kavgasıdır. Türkiye, bu tuzaklara düşmeyerek, sabırla ve kararlılıkla kendi yolunu çizmiş, her karış toprağına vatan bilinciyle sahip çıkmıştır.

İmanla Örülmüş Direniş

Bugün artık terör örgütlerinin etkisiz hale getirildiği, şehirlerin huzura kavuştuğu ve milletin geleceğe umutla baktığı bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu yolun sonu; çocuklarımızın korkuyla büyümediği, dağların sadece doğal güzellikleriyle, destanlarıyla anıldığı, insanın insana güven duyduğu bir Türkiye'dir. Terörsüz bir coğrafya artık bir hayal değil, adım adım yaklaşan bir hakikattir. Ve bu hakikat, inançla yürüyen bir milletin sessiz zaferidir.

Bu kutlu yolun en derin ve en gür sesi, şehitlerimizin fedakârlığında, gazilerimizin onurlu duruşundadır. Onlar, bu topraklara sadece canlarını değil, milletin yarınlarına olan inancını da armağan ettiler. Bugün huzurla attığımız her adımda, onların alın teri, kanı ve duası vardır. Aziz hatıraları önünde minnetle, şükranla ve hürmetle eğiliyorum.

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.