Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

Paşinyan, Güney Kafkasya'da ‘iyi niyetli komşuluk ilişkileri'nin temellerini atabilir...

Paşinyan, Güney Kafkasya'da ‘iyi niyetli komşuluk ilişkileri'nin temellerini atabilir...

15 Nisan 2025 Salı

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, dün Erivan'da Ermenistan Meclisi'nde yaptığı açıklamada Azerbaycan'ın talebini kabul ettiklerini ve Barış Antlaşması'nı imzalamaya hazır olduklarını, "Artık, savaş olmayacağını, barış olacağını; savaşın hiçbir temelinin olmadığını' söyledi..

*

Önce, konunun tarihî arka planına kısa bir nazar atmakta fayda var..

Büyük çapta Ortodoks Hristiyan olan Ermeniler, Selçuklular zamanından beri, milâdî -1060'lardan 1860'lara kadar yaklaşık 800 yıl, Müslümanlarla iç-içe yaşadılar ve ciddî hiç bir rahatsızlık yaşamadılar ve oluşturmadılar da.. Hatta, Osmanlı Ordusu'nun mutfağına, gayrimüslim unsurlardan sadece Ermeniler alınır ve orada hizmet görebilirlerdi..

Bu durum asırlar boyunca, böyle devam etti..

Ancaak, Osmanlı'nın artık dünya diplomasisinde 'Hasta Adam' diye anılmaya ve ölmesi beklenen bir duruma geldiği 1850'li yıllarda, bir kısım Ermenilere de, 'Sizin de artık bir vatanınız olsun. Bu devlet çökünce, fırsatı kaçırmayın..' diyen malûm şeytanî odaklar etkili olmaya başladılar.

Ermeni nasyonalistlerinin kurduğu Daşnaksutyun ve Hinçak gibi gizli silahlı mücadele örgütleri, Osmanlı vatanının her tarafında yayılmış olan Ermeniler arasında ayaklanma fikirlerini işlediler. '1877-78' deki Osmanlı-Rusya (Hicrî- 1293) Harbi sırasında, bir kısım Ermeni milislerinin Kafkasya'dan ilerleyen Rus Ordusu'na öncülük etmesi vs.. gibi acı hadiseler de yaşandı.. Hasta yatağındaki insanın en yakın bildiklerince öldürülmek istenmesi gibi bir durum..

Osmanlı (Merkez) Bankası Soygunu ve yakalananların cezalandırılmaması için Avrupa'nın ağır ve yoğun diplomatik baskısı ve keza, Sultan 2. Abdulhamid'e Yıldız Camii çıkışında bombalı saldırı vs.. Sonra İstanbul, Adana, Trabzon, Diyarbekir, Sason, Merzifon vs. yerlerde büyük karışıklıklar..

Ayrıca, 1908'den, 2. Meşrutiyet'ten sonra İttihat-Terakki Hükümeti'nde Osmanlı Hariciye Nâzırlığı'na getirilen Ermeni Noradukyan Paşa'nın, Avrupalı meslektaşlarıyla olan ilginç yazışmaları..

Ve Birinci Dünya Savaşı patladığında, hele de Doğu Anadolu'daki bir kısım Ermenilerin Kafkasları aşan Rus Ordusu ile yine işbirliği yapma ihtimalini bertaraf etmek için, yüzbinlerce Ermeni'nin Osmanlı'nın Suriye gibi iç bölgelerine 'tehcir'i, yaşadıkları bölgelerden sürülmeleri, elbette o günkü yol ve vasıtaların yetersizliği ve çetin iklim şartları altında nice acılara da yol açmıştı..

Ama, o zaman Ermeni halkı nice acılar çekti de, Müslüman halklar zevk içinde miydiler? Milyonlarca Müslüman da o savaş boyunca can verdi.

Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda da, Ermeni milislerinin bütün kuzey Azerbaycan'ı geçip taa Bakü'ye dayanmaları ve sonra Enver Paşa'nın kurduğu Kafkas İslâm Ordusu'nun başına getirdiği kardeşi Nuri Paşa'nın Ermeni güçlerini geri püskürtmesi.. (Ki, bu yüzden, Azerbaycan halkı Nuri Paşa'yı bugün de derin bir muhabbetle ve rahmetle anarlar..)

Ve Çarlık Rusyası çöküp komünist dönem geldiğinde Ermenistan da, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin içindeki 15 kadar etnik kökenli federe devletlerden birisi olmuştu ve bu durum 1991'e kadar devam etti..

Ve, gelelim bu güne..

*

Paşinyan'ın dünkü konuşmasında dile getirdiği olumlu noktaya gelmesi bekleniyordu herhalde..

Çünkü, Nikol Paşinyan'ın siyasetini uzun zamandır takip etmeye ve anlamaya çalışanlardan birisi olarak, diyebilirim ki, Sovyet Rusya komünist imparatorluğunun 1991 ortasında çökmesinden sonra, siyasî istiklalini kazanan Ermenistan'ın liderleri içinde, en akıllı ve tedbirli olanlardan birisi.. İlk başta Leon Ter Petrosyan da yeni kazanılan bağımsızlık statüsünün sağlıklı temellere kavuşması için tedbirler peşinde olduğunu, 1992 başında Alparslan Türkeş'le Paris'te bir görüşme yapacak kadar göstermişti.

Ama, Azerbaycan, yeni bağımsız oluşun rahatsızlıkları içindeyken, Ermeni milislerinin Azerbaycan halkına karşı nasıl barbarca saldırıp, Karabağ, Hankendi, Laçin, Hocalı, Şuşa, Kelbecer, Fuzuli vs. şehirlerde çocuk- kadın- yaşlı savunmasız erkek demeden, sivil halktan binlerce insanı katletmesi ve Azerbaycan topraklarının yüzde 25, yani dörtte bir kadarını işgal etmesi ve 1 milyondan fazla insanın da, başkent Bakü'ye sığınması büyük facialar meydana getirmişti.. O zamanki Başkan Haydar Aliyev çaresizdi ve kaçan Azerbaycan halkını, 'Hammıııız (hepiniz) bir o mermi sesi eşitir eşitmez qaçdıııız..' diye muaheze etmekten başka bir şey yapamamıştı..

Türkiye ise, Ermenistan'ı baskı altında tutmak için, bütün kara ve hava yollarını kapatmıştı.. Ermenistan'ın dünyaya açılan tek kapısı, İran'la olan 45 km.'lik ortak sınırı idi..

Bu durum, 28-29 yıl sürdü

Bir bakıma, Ermenistan'ın işgali artık tabiî bir durum gibi kabullenilmeye başlanmıştı ki, -Türkiye'nin dolaylı yardımlarıyla- , 27 Eylül 2020 günü başlayıp, 44 gün süren Karabağ Savaşı, Ermeni güçlerinin kesin yenilgisiyle noktalandı.. ve Azerbaycan, sınır noktalarındaki ufak-tefek ihtilaflar dışındaki bütün topraklarını kurtarmış oldu..

Erdoğan Türkiyesi, Ermenistan'a, Azerbaycan'la barış anlaşmasını imzalayıncaya kadar, Türkiye- Ermenistan kara sınır kapılarını ve hava sahasını açmayacağını kesinlikle bildirmişti ve buna göre de yıllardır kapalı kaldı o kara ve hava yolları..

*

Bu arada, 10 yıllar boyu, hele de Nisan ayı geldiğinde, 1915'deki 'Ermeni tehciri' konusu, Türkiye'yi suçlamak için, 'Ermeni soykırımı' diye dillendirildi, önceki Ermeni liderlerince ve dışarıdaki destekçilerince.. Bazı ülkelerin parlamentoları da bu iddiayı gerçek gibi kabul ettiler.

Bütün bunlar, Ermenistan- Azerbaycan Meselesi'ni' anlamak için gerekli de onun için hatırlatılıyor..

Ama, ama Ermenistan liderleri, arka arkaya, kendi siyasetlerini bölge ülkeleri yerine, Amerika, Fransa, İngiltere, Rusya ile çözmeye öncelik vermişlerdi, ama bir netice alamadılar.. Paşinyan iktidara geldikten sonra ise.. Geçmiştekilerin bütün yollarını denedi ve o yöntemle bir çıkış yolu bulunamayacağını da; Türkiye'yle münasebetlerini normalleştirmedikçe bir çıkış yolunun olmadığını anladı.. Üstelik, Türkiye de, fakir Ermenistan halkının on binlerce işçisinin İstanbul'da izinsiz olarak çalışmalarına göz yumuyordu,

*

Hele de son 1-2 sene içinde Ermenistan'ın huzur içinde yaşamak isteyen ve buna hakkı olan, genelde fakir Ermeni halkının rahat yüzü görmesi için, çareler arayan Nikol Paşinyan, 5-6 ay önce bir konuşma yaparak, '1915'deki o ağır şartlar içinde her halk gibi, Ermenilerin de büyük acılar çektiğini' söylemekle birlikte, 'Ermenistan'daki resmî iddialar çürüttü, 'Ermeni Soykırımı iddiasının gerçek olmadığını' belirtti ve '35 yıl hatırlanmamışken, o 1915 Hadiseleri'nin 1950'den sonra dillendirilmeye başlandığını' söyleyince, içerde, başta Kilise liderleri ve bazı unsurların şiddetli itirazıyla karşılandı ve nihayet o sözlerini biraz yumuşattı da, içerdeki sokak muhalefetini yatıştırabildi.

Ama, o, Türkiye halkının kültüründe asırlarca, 'kavm-i necîb' (asil kavim) ve 'Millet-ı sâdıqa..' (isyan etmez, kötülük düşünmez kavim) diye kabul edilen Ermeni halkının, Müslümanlarla geçmişteki kıymet hükümlerine göre yaşayabileceğine olan inancını yitirmedi..

Paşinyan, dün de, Azerbaycan'la barış antlaşmasının imzalanması için Bakü'nün ileri sürdüğü ("Minsk üçlüsü" lağvedilsin) talebini kabul edeceklerini söyledi.

1991 yılında, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) içinde, güya, Azerbaycan- Ermenistan arasındaki ihtilafları halletmek için oluşturulan ve amma, tek taraflı çalışan 'Minsk Grubu'nun lağvedilmesi şartıPaşinyan Ermenistanı kabullenmiş bulunuyor..

Sanıyorum, Kafkaslar'da ve hele de Ermenistan'da bu gelişme, huzurlu bir yarına temel olacaktır.. Paşinyan'ın bu gerçeği görmüş olması, kendinden öncekilere göre, daha tedbirli ve akıllı bir siyaset güttüğünün, İnşaallah hayırlı bir işaretidir.

*

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.