Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

Paşinyan'ın ‘Gizli Müslüman' ve ‘Türk Şeytanı' diye nitelenmesine dikkat..

Paşinyan'ın ‘Gizli Müslüman' ve ‘Türk Şeytanı' diye nitelenmesine dikkat..

08 Temmuz 2025 Salı

Birkaç ay önce, 16 Nisan günü, 'Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın desteklenmesi gerektiği'ne dair, 'Paşinyan, Güney Kafkasya'da 'iyi niyetli komşuluk ilişkileri'nin temellerini atabilir..' başlıklı bir yazı yazmış ve Ermenistan Meclisi'nde yaptığı açıklamada 'Azerbaycan'ın talebini kabul ettiklerini ve Barış Antlaşması'nı imzalamaya hazır olduklarını, "Artık, savaş olmayacağını, barış olacağını; savaşın hiçbir temelinin olmadığını' söylediğine işaretle özetle, şöyle demiştim:

'Hele de son 1-2 sene içinde, Ermenistan'ın huzur içinde yaşamak isteyen ve buna hakkı olan, genelde fakir Ermeni halkının rahat yüzü görmesi için, çareler arayan Nikol Paşinyan, 5-6 ay önce bir konuşma yaparak, '1915'deki o ağır şartlar içinde her halk gibi, Ermenilerin de büyük acılar çektiğini' söylerken, 'Ermenistan'daki resmî iddialar çürütüp, 'Ermeni Soykırımı iddiasının gerçek olmadığını ve 35 yıl hatırlanmamışken, o 1915 Hadiseleri'nin 1950'den sonra dillendirilmeye başlandığını' söyleyince, başta Ermeni Ortodoks Kilisesi liderleri ve bazı unsurların şiddetli itirazıyla karşılaştığı'nı belirtmiş; Paşinyan'ın bu gerçeği görmüş olması, kendinden öncekilere göre, daha tedbirli ve akıllı bir siyaset güttüğünün, İnşaallah hayırlı bir işaretidir.' demiştim. (Arzu edenler, 'star.com.tr'nin 'yazarlar bölümü'nde arşivden o yazıma bir daha bakabilirler.)

*

Paşinyan'ın mensubu olduğu Ermenilerin veya bir başka halkın da bu yeryüzünde, kesin doğru olduğuna inandıkları kendi hayat ölçülerine göre, 'vatan' edindikleri bir coğrafyalarının olması ve orada hür olarak yaşamaları elbette en tabiî haklarıdır.

Ama, asıl mesele bu noktadan başlıyor..

O 'vatan' edinilen ya da edinilmek istenen yerler nasıl elde edilecek?

Modern çağın büyük filozofu havasında sahneye çıkan ve bizdeki 'Ö.Ö' gibi, aklına eseni, neticelerini düşünmeden konuşan ve hatta bazı çevrelere göre zırvalayan ve her an farklı şeyleri söyleyen Amerikan Başkanı Trump, 'savaşla elde edilen yerler geri verilmez' diyor.

Yani, bu durumda 'başkalarının topraklarını zorla ele geçirenler' durumunda olanlar başka güçler de onları gelip çıkarmak isteyebilirler. Ama, çıkarabilirlerse tabiî..

(Anlaşılıyor ki, Putin de Trump'ın o sözünü bizzat ona karşı beyan ederek, 'Rus askerinin girdiği yerlerden çıkmayacağı'nı dile getirmiş; Ukrayna-Rusya Savaşı'nın geleceğiyle ilgili olarak.. Onun için, Trump, geçen hafta Putin'le yaptığı 2 saate yakın telefon görüşmesi sonunda, Putin'i ikna edemediğini umutsuzca ve hayıflanarak söylüyordu.)

*

Trump, Gazze ve hatta Filistin'in bütünü üzerinde, karşılarında bir ordu olmayan silahlı Siyonist zorbaların haydutluğunu bile 'askerî savaş' sayıyor olmalı ki; 1400 yıldır Müslümanların yaşadığı toprakları, kendilerinin donattıkları Siyonist haydutlar çetesi 'İsrail'e peşkeş çekmenin çırpınışında; hâlâ da..

Halbuki Müslümanlar Filistin topraklarını Yahudilerden; Anadolu da, Ermenilerden zorla almamıştı.. O coğrafyalarda, yaşayan halklara zorla hükmeden güçlerin içerden çürümüşlüklerinin bir nişanesi olarak çökmesi sonrasında Müslümanlar, o topraklara hâkim olmuşlar ve amma, Müslüman olmayan halklara, Müslümanlarla birlikte yaşamak istemeleri halinde, inançlarına göre hür şekilde yaşayacaklarını taahhüt etmişlerdi ve bu durum, Müslümanların beşerî bir âlicenaplığından değil; insanlara 'bir inancı kabullenmeleri için zorlama yapılamayacağı'na 'Dinde zorlama yoktur!' şeklindeki 'ilâhî hükm'ün gereğiydi..

Bu bakımdan asırlarca devletsiz yaşamış olan topluluklar hayal kurup ileride bazı coğrafyaları vatan edinme tahayyüllerine kapılıp, bunları asırlarca önceki bazı inanç temellerine de dayandırarak 'Buralar bize vaat olunmuştu..' deseler de; bunların gerçekleşmesi ihtimali yoktu..

Ama, emperyal- şeytanî odaklar, başkalarının yaşadığı toprakları, Ermeniler ve Yahudiler gibi küçük topluluklara peşkeş çekmekten, o coğrafyalarda kendi emellerine hizmet edecek 'çıban başları' oluşturmaktan medet ummuşlardı.. Bunu Müslüman coğrafyalarındaki halklar yakından tecrübe ettiler, hele de son 100 yılda..

Şimdi, bu topraklarda emperyal güç odaklarına güvenerek yaşayamayacaklarını anlayan Paşinyan, komşu ülkelerle barış içinde, dostça yaşamanın sırlarını yeniden yakalama peşinde gözüküyor.

Ama, Ermeni Ortodoks Kilisesi'nin şefleri Paşinyan'ı, Ermenistan'a ihanetle suçlamakla kalmayıp, onun bir 'Gizli Müslüman' olduğunu ve hatta 'sünnet ameliyesi' bile yaptırdığını ileri sürdüler.. Paşinyan'ın hele de bu ikinci iddia için Başpiskopos'a verdiği komik cevabı burada tekrar etmeyelim.

**

Konunun bir de Rusya tarafı var..

Rus TV. yorumcularından Vladimir Solovyov, medyaya yansıdığı şekliyle, 7 Temmuz günü yaptığı yorumda, Ermeni Kilisesi papazlarının Paşinyan'ı devirmek için bir darbeye teşebbüs etmelerine destek olmak üzere, onun, 'Gizli Müslüman' olarak nitelenmesinden daha da ileri giderek, Paşinyan için, 'Ermenistan'ın başına, Türkiye ve İngiltere servislerince ve Rusya'nın Kafkasya'daki varlığını ve etkisini yok etmek için, Ermenistan'da iktidara getirdiklerini, O'nun 'mutlak bir Türk şeytanı' olduğu' gibi tuhaf iddialarda bulunmuş..

Bu, Solovyov , 'Bakın, Kafkasya'da, Güney Rusya'nın varlığını, ve etkisini kırmak bir koridor savaşı cereyan ediyor..' diyor; Zengezur Koridoru'nu çağrıştırarak..

Bu konuyu, 3 yıl öncelerde vefat eden, ünlü Rus Türkoloji uzmanı Jirinowsky de söylemiş ve Ermenistan'la İran arasındaki 45 km'lik ortak sınırdan, Azerbaycan'ın batıdaki parçası Nahcivan'a bir yolla bağlanmasının, Güney Rusya'nın, taa Çin sınırına kadar Türkiye'nin kuşatılması demek olacağını söylemiş; bu sözler, İran'daki bazı çevrelerce de, İran'ın da kuzeyden kuşatılması demek olacağı şeklinde yorumlanmıştı..

Zengezur Koridoru'nun açılmasındaki temel engel bu..

Rusya gibi İran'daki bazı stratejistler de, Azerbaycan devletinin batıdaki ayrı parçası olan Nahcivan'a geçişine tıpkı müteveffa Jirinowsky gibi yorumlar yapıyorlar.

Ayrıca, bu koridor açılsa bile, o koridorun hâkimiyet ve mülkiyeti İran ve Ermenistan'dan hangisinin elinde olacak veya her iki taraf da mı ortak hakimiyete sahip olacak ve geçişlerde kontrol yapılmasının olmaması gibi şartın, devletlerin hâkimiyet anlayışıyla bağdaşmayacağı görüşleri çözüme kavuşmuş değil..

Rus yorumcu, Solovyov, Paşinyan'ın, Başkan Erdoğan'ın davetiyle 20 Haziran'da Türkiye'ye gittiğini ve Zengezur Koridoru konusunda, 'Gelsinler – geçsinler, buna bir kötülük yok.' dediğini de iddia ediyor. Paşinyan'ın böyle bir sözü yakıştırma mı, yoksa açıklanmayan bir resmî görüş mü, anlaşılmıyor..

Ancak anlaşılan şu ki, bölge ülkeleri kuşkulardan kurtulmadıkça, bu koridor meselesi kolayca halledilemeyecek gibi..

Eğer, Paşinyan'a atfedilen o beyan gerçek ise, Rusya'nın tehdit kabul ettiği bu durumu bozmak için geçmişte, Sovyet Rusya dönemindeki bu küçük ülkelerde, devreye sokabilecek bazı fitne odaklarını ve kuklaları yine bulabilir..

Bu konuda, Türkiye ve İran ortak bir anlayışla ve Rusya tarafından ağır şekilde suçlanan Paşinyan'ı da dışlamadan bu Zengezur Koridoru meselesini çözebilmelidirler..

İran'a yönelik son Amerika ve İsrail Saldırısı karşısında, özellikle Pakistan ve Türkiye başta olmak üzere, halkları Müslüman bazı ülkelerin diplomatik olarak İran'ın yanında olduklarını açıklamaları, İran halkında büyük bir kardeşlik dayanışması şeklinde, dua ve sevinç gözyaşlarıyla karşılanmıştır.

O halde bu fırsatı Rusya, Amerika ve diğer yabancı güçlere kaptırmamak ve Aliyev Azerbaycanı'nın da hele de İsrail'in zulümleri konusunda açık bir tavır takınamıyorsa, en azından destekliyoruz gibi tuhaf açıklamalardan kaçınmasını, hiç değilse sessiz kalmasını sağlamak, nice şeytanî entrikaların önlenmesi için yeterli olabilir..

*

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.