Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

Resul TOSUN

Siyasi çürümüşlükle karşı karşıyayız!

Siyasi çürümüşlükle karşı karşıyayız!

05 Temmuz 2025 Cumartesi

Yolsuzluğun hırsızlığın rüşvetin irtikâbın partisi olmaz. Olmamalıdır.

Suçu ve suçluyu savunan o suça ortak demektir.

Bir kişinin seçilmiş olması ya da bir partiye ya da ideolojiye mensup olması ona masumiyet kazandırmaz.

Ama maalesef yolsuzluğu artık ayyuka çıkmış birinin masum olduğunu ısrarla ilan eden bir siyasi çürümüşlükle karşı karşıyayız.

İBB'nin tutuklu başkanı hakkında en yakınındaki 42 kişi etkin pişmanlıktan istifade ederek başkanın yolsuzluk yaptığını itiraf ediyor.

Nasıl yolsuzluk yapıldığını, nasıl yaptıklarını kendileri itiraf ediyorlar!

Ama partisinin genel başkanı adama kefil oluyor!

İzmir'de yüzlerce kooperatif mağduru şikâyetçi oluyor, mülkiye müfettişleri inceleme yapıyor, savcılık dosyayı inceliyor, mevcut CHP'li başkan da kendi müfettişlerine inceletiyor sonucu savcılığa bildiriyor. Savcılık da gereğini yapıyor gözaltı ve tutuklamalar oluyor.

Partinin yeni, toy ve acemi yöneticileri hemen iktidarı suçlayarak kumpas kurulduğunu iddia ediyorlar!

Manavgat'ta belediye başkanının rüşveti cürm-ü meşhut (suçüstü) ile tespit ediliyor, partisinin toy yöneticileri hemen 'bu bir kumpastır' diye açıklama yapıyor.

CHP kendisi iktidarda değilse ya da zihniyeti bürokrasi ve yargıda etkin değilse devletin hiçbir kurumu onlar için meşru değildir.

Onlara göre, Cumhurbaşkanı cunta başıdır, yargı iktidarın güdümündedir, kurumlar ehliyetsiz ellerdedir!

İktidar olduklarında herkesi hesaba çekmekle tehdit ederler. Ordu komutanlarının isimlerini bile bir bir zikrederek 'not aldıklarını' söyleyecek kadar ileri giderler!

Çünkü onlar CHP'lidir!

Çünkü onlar sırf CHP'li oldukları için masumdur! Çünkü onlar üstün topluluktur. Çünkü onlar cumhuriyeti kurmuşlardır! Çünkü CHP Atatürk'ün partisidir!

Dikkat edin ne zaman haklarında bir suç duyurusu yapılsa, soruşturma açılsa ayrı teraneleri tekrarlar dururlar.

Maalesef bugün CHP yolsuzlukla, rüşvetle, tacizle nepotizmle ve milletin değerlerine saygısızlıkla anılan bir örgüte dönüşmüştür.

Çok sıkıştıkları zaman da 'Neden AK partili belediyelere soruşturma açılmıyor?' diye suçu itiraf mahiyetinde beyanlarda bulunup iktidarın kendi belediyelerini kayırdığını iddia ediyorlar.

Başta söylediğim gibi yolsuzluğun hırsızlığın rüşvetin irtikâbın partisi olmaz, suç suçtur.

Kaldı ki belediyelerle ilgili soruşturmaların büyük çoğunluğu AK Partili belediyeler hakkındadır.

2024 yılında İçişleri Bakanlığı'na belediyeler hakkında 1701 şikayet yapılmış, bakanlık 176'ına soruşturma izni vermiş. Soruşturma izni verilen belediyelerin 59'u AK Partili belediyeler. 58'i CHP, 21'i MHP, 7'si İP ve 10'u DEM partili belediyeler.

Demek ki iktidar partisi kayırılmamış!

Fertler suç işleyebilirler, parti yönetimine düşen suçluyu değil partiyi korumak ve yargıyı rahat bırakmaktır.

Bu konuda da AK Parti örnek davranışlar sergilemiştir.

Mesela 2023 yılı Kasım ayında AK Parti'den seçilen Erzurum Horasan Belediye Başkanı hakkında benzer suçlamalar yapılınca parti suçu savunmamış aksine başkan partiden istifa ettirilmiştir!

2024 yılı Temmuz ayında AK Parti'den seçilen Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı yolsuzluk gerekçesiyle tıpkı İBB başkanı gibi tutuklanmış ve hapis cezası almıştır.

AK Parti yolsuzlukları değil partisini savunmuştur!

CHP tam tersini yapıyor!

Artık yolsuzluğu 42 itirafçı ile netleşmiş İBB başkanını savunarak, CHP'li başkanın katkısıyla yolsuzluk soruşturması açılan İzmir eski başkanını savunarak, cürm-ü meşhut halinde yakalanan Manavgat başkanını ve bizzat CHP'lilerin şikâyetiyle ve kumpasıyla tutuklanan başkanları savunarak partisini suça ortak etmektedir!

Parti yönetimlerinin yapması gereken önce partilerini korumak ve yargıyı rahat bırakmak olmalıdır!

Yargıda bir haksızlık varsa her iddiaya karşı ciddi hukuki çalışmalar yapmaktır.

Mesela, soruşturma geçiren başkanlar aklanıncaya kadar partilerinden istifa ederek partilerini koruyabilirler. Ya da yolsuzluğu netleşmiş olan geçici olarak ihraç edilir parti korumaya alınır.

Mesela CHP, 42 itirafçı ile yolsuzluğu artık netleşmiş bir başkanı savunmaktan vazgeçmeli, hatta o başkanı -gerçekten partiyi düşünüyorsa- aklanıncaya kadar partiden istifaya ikna etmelidir!

Peki, CHP yönetimi bunu yapıyor mu?

Tam tersine yolsuzlukları savunarak partiyi suçluları koruyan ve milli güvenlik sorunu haline getiren bir şebekeye dönüştürüyor!

Temizeller operasyonunu andıran son gözaltılar CHP'nin ne hale geldiğini göstermesi açısından düşündürücü değil mi?

CHP Genel Başkanının dünkü göz altılardan sonra yaptığı konuşmayı dinledim.

Yolsuzluğu 42 itirafçı ile netleşen karaktere toz kondurmuyor. 'Yiğidim aslanım Silivri'de yatıyor!' diyor.

'Bembeyaz bir belediyecilik olan CHP' belediyeciliğine çamur atıyorsun!' diyerek cumhurbaşkanına 'Allah'ın korkağı!' diye hakaret ediyor. 'Bunlar fragman, korku filmi izleteceğiz' diyerek tehdit ediyor. Mısır'da Mürsi'ye yapılan darbe öncesi kalabalıkları hatırlatarak meydan okuyor!

Bir parti genel başkanı gibi değil bir sokak militanı gibi bağırıp çağırıyor!

Siyasi çürümüşlük dibe vurmuş!

CHP'nin içine düştüğü durumu ve yöneticilerinin hallerini görünce 2023 seçimlerinde milletin ne kadar doğru tercih yaptığı şimdi daha net anlaşılıyor.

Millet, yolsuzlukla, rüşvetle, tacizle, nepotizmle, milletin değerlerine hakaretle anılan bir partiye iktidarı teslim etmeyerek ne kadar sağduyulu olduğunu göstermiştir!

Tarihçi Ziyanur Aksun milletin bu tür tercihleri için, 'Ahali sağlamdır beyim!' dermiş.

Son gelişmeler ahalinin yerel seçimlerdeki kararının çok da sağlam olmadığını gösteriyor olsa da cumhurbaşkanlığı seçiminde sağlam olduğu net!

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.