Köşe Yazarları ve Köşe Yazıları

İbrahim Güneş

Türkiye kanatlanıyor

Türkiye kanatlanıyor

12 Nisan 2025 Cumartesi

Milli Muharip Uçak Kaan

Milli İnsansız Uçak Sistemi Kızılelma

Taarruzi İHA Akıncı

Bayraktar TB2 ve TB3

Aksungur, ANKA 3

Daha saymaya yeni başladım ama muhtemelen şimdiden listenin çok uzun olduğunu tahmin edip sıkıldınız.

Bunlar uçuş platformlarımız bir de bunların üstüne konulan radarlar, aviyonik sistemler, atış platformlarımız ve tabii silah sistemlerimiz var. Türkiye akıllı mühimmatlarla, hassas füze sistemleriyle harp sahasında güç dengelerini değiştirecek bir ilerleme içinde...

Bu süreçte Türkiye'nin sesinin ta Güney Asya'ya kadar uzanması şaşırtıcı değil... Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, Ankara ziyaretinde Milli Muharip Uçağımız Kaan ve Reis sınıfı milli denizaltı projelerimize ortak olmak istediğini söylüyor.

Kaan'a ilgi gösteren ülkelerin başında Azerbaycan geliyor. Hadi onlar zaten kandan, candan onu sayma... Katar, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan'a ne demeli?

Tüm bu ülkelerin ortak kaygısı ne biliyor musunuz?

Net olarak söylemek gerekirse egemen, işgalci zorba güçler, tıpkı Afrika ülkelerinin pek çoğu gibi yakın ve uzak coğrafyamızdaki birçok ülke güç birliği yapabilecek, ama tahakkümcü davranmayacak ülkeler arıyor. İşte tam bu noktada Türkiye ilk akla gelen ülkeler arasında, zira biz destek verdiğimiz ülkelere şartlar koşmuyor, sömürmeye çalışmıyoruz. Bu da yeni fırsat pencerelerini beraberinde getiriyor.

Bakmayın siz muhalefetin çizdiği o karanlık, karamsar tablolara yarınlar elbet bizim, yeter ki birliğimizi dirliğimizi koruyalım...

DİPLOMASİNİN KALBİ ANTALYA'DA ÇARPTI

Antalya Diplomasi Forumu'na dair uzmanlar elbette çok daha derinlikli analizler yapacaktır.

Ben kendi izlenimlerimi yazmak istiyorum.

Öncelikle ayakları yere basan, kendisine güvenen bir Türkiye gördüm.

Dünyanın ötekileştirdikleri, diğerleri diye gördüğü ülkeler, liderlerin dayanışması, kaynaşması yol yürüme iradesi ve daha da önemlisi kendisini ötekisi olarak görmediği bir etkinlik.

Görünen o ki bu gidişle de Münih Güvenlik Zirvesi, Davos Zirvesi gibi adından söz ettirecek, gelenekselleşmiş bir etkinlik haline gelecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açış konuşmasında dikkat çekici mesajlar verdi. Öncelikle bölgemizde artık daha fazla kan ve gözyaşı istemiyoruz ifadesi, İsrail'in yayılmacı politikalarına müsaade edilmeyeceğini net bir şekilde deklare etmesi dikkat çekiciydi.

Ayrıca "Soğukkanlılığımızı, sabrımızı kimse yanlış anlamasın, sükunetimiz birilerini çok hatalı heveslere sürüklememelidir.

Tekrar söylüyorum. Biz dış politikada gizli ajandalarla değil ilkelerle hareket eden bir ülkeyiz." İfadesi,

"Suriye'nin güvenliğini kendi güvenliğimiz sayıyoruz" uyarısı

İsrail'in aklını başına alması için net bir mesajdı... Erdoğan'ın bu konuda Trump ve Putin ile anlayış birliği içinde olunduğunu söylemesi de birçok konuyu açıklığa kavuşturdu aslında...

Beyaz Saray'a Türkiye'yi şikayete giden Netanyahu'nun nasihat dinleyip geri dönmesi, İsrail medyasının görüşme için "cenaze evi gibiydi" yorumları yapması hep bu yüzde belli ki...

Üstüne bir de CNN televizyonunun "Trump, Türkiye'yi ziyaret planlıyor" haberini paylaşması bazı dengelerin değiştiğini gösteriyor gibi... Şimdi tüm bunları okuyoruz, izliyoruz, yorumluyoruz. Sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Trump, Erdoğan ile alay ediyor" açıklaması aklımıza geliyor. Bir gülme tutuyor iyi mi?

ÖZEL'İN ÇOK ÖZEL FORMÜLÜ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, aklındaki çok "özel" formülü paylaştı. Malumunuz Ekrem İmamoğlu'nun artık üniversite diploması yok. Ayrıca sadece Cuma günü 3 ayrı davadan yargılandı.

Gerçi savunmadan çok siyaset yaptı.

"Bana bakanlar Atatürk'ü görür" diyeyim gerisini siz hesaplayın.

Ama konumuz bu değil. Özel'in çok "Özel" Cumhurbaşkanlığı formülü...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı seçimine kağıt üstünde bir adayla gidileceğini söyledi. Yani tavşan cumhurbaşkanı adayı olacak. İmamoğlu için koşacak. O aday Cumhurbaşkanı seçilecek, sonra da tüm yetkisini İmamoğlu'na devredecek.

Peki bu nasıl olacak?

Tane tane anlatayım...

Önce Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor.

Kağıt üstündeki aday kazanıyor.

Sonra Anayasa değiştiriliyor.

Türkiye parlamenter sisteme geçebiliyorsa geçiyor, geçemezse İmamoğlu'nu kurtarmak için yasal düzenlemeler yapılıyor. Yani Cumhurbaşkanı seçilmek için üniversite mezunu olma şartı kaldırılıyor.

Sonra kağıt üstündeki Cumhurbaşkanı istifa ediyor. Türkiye yeniden seçime gidiliyor. Millet bu kez İmamoğlu'nu seçiyor.

Büyük fedakarlık yapan tavşan Cumhurbaşkanı için de kendisine uygun bir görev bulunup gönlü alınıyor.

Ne diyorsunuz, ben ikna oldum J

Size eskilerin bir sözünü hatırlatayım.

"Gözden ırak olan gönülden de ırak olur."

Bakmayın siz sırtını İmamoğlu'na yaslayarak Kılıçdaroğlu'nu deviren yine bu sayede kurultaya tek aday gidip gücünü pekiştiren Özel'in şu an söylediklerine ne demiş atalarımız gün ola harman ola...

Ben sadece buraya not düşüyorum.

Kılıçdaroğlu'nun arkasından bir yandan gözyaşı döküp diğer yandan Zoom toplantısıyla devirme planı yapan bir zihniyetin günü geldiğinde İmamoğlu'nu da harcamayacağını düşünmek saflık olur.

Hele cezaevinde hem parasal hem de siyasal gücünü gün be gün yitirecek bir İmamoğlu emin olun Özel için kolay bir lokma olur.

Neyse bakalım zaman kimi haklı çıkaracak?

Umarım ben yanılırım da CHP'deki hançerleme siyaseti sona ermiş olur. Ne de olsa memlekete muhalefette lazım...

Kalın sağlıcakla...

Suriye'nin, Nusayrî diktatörlüğünden kurtulduğu 8 Aralık'tan hemen sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Şam Fatihi Ahmed Eş-Şara ile birlikte Emevî Camii'nde kıldığı namaz, bütün dünyanın dikkatini çekmişti.

Çünkü burası, herhangi bir cami değildir.